25 Eylül 2009 Cuma

Magcan Cumabay



“Uzakta azap çeken kardeşim,
Kurumuş lâle gibi solan kardeşim,
Kuşatılmış pek çok düşmanın ortasında,
Göl gibi göz yaşını döken kardeşim”
.

Yukarıda andığımız bu mısralar, Türk milletinin bir ferdi tarafından, kendisinden binlerce km uzaklıktaki bir kardeşinin başına gelenlerden dolayı duyduğu üzüntünün bir göstergesi olarak, kelimelere dökülmüştür. Bu satırları yazan kişi ne kadar asil bir insandır. Günümüzün menfaat dünyasında aynı ana, babadan doğan kardeşlerin bile birbirinin kuyusunu kazdığı bir sırada, işte Magcan Cumabay adlı bir yiğit adam, başta bu mısraları ve Türk olması yüzünden ölüme gitti. Türk milletinin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine içindeki gizli koru alevlendirecek, büyük hedeflere götürecek böyle kahramanlara ihtiyacı vardır.

Yüce Türk milletinin her ne kadar eli-kolu bağlansa, Türk çocuklarının birtakım önemli mevkilere geçmelerinin önü alınmaya çalışılsa, dört taraftan kuşatılsa da, onun halâ Magcan’a benzeyen milyonlarca fedakâr evlâdı mevcuttur. Türklüğün mukadderatı ülkelerini ve milletlerini karşılıksız seven bu Türk ülerin elindedir.


Magcan Cumabay 1893’te Kazakistan’da doğmuş bir Türk milliyetçisidir.
Dünyaya geldiği çağda, ülkesi Rus işgali altında idi. Onun çocukluk yıllarında Rusya’da I. Bolşevik İhtilâli gerçekleşmiş; gençlik zamanında da 1917 Komünist Devrimi olmuştu. Cumabay, işte bu ortamda kendisini yetiştiren, birkaç yabancı dili mükemmel bilen, bir şair, bir fikir adamı, her şeyden öte bir Türk milliyetçisiydi. Türklerin Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Tatar vs. isimleri altında kabile milliyetçiliğiyle değil, birlik içinde, büyük Turan ülküsüyle selâmete çıkacağına inananlardandı.

Rusya’da, I. Bolşevik İhtilâli’nden sonra Kazak Türklerinin bağımsızlığını sağlamak amacıyla bir “Alaş Hareketi” başlatılmıştı (bütün Kazak Türkleri kendilerinin Alaş adlı bir atadan türediklerini sanırlar). Magcan da, Alaş üyelerinden birisiydi. Ancak Rus Çarlığı’nda meşrutî yönetimin feshi ve arkasından çıkan I. Dünya Savaşı bu hürriyet faaliyetlerine set çektiyse de, Türk-Kazak milliyetçileri özellikle 1916 Türkistan Ayaklanması’nda aktif rol oynadılar. İstiklâl ortamının sağladığı ferahlıktan da yararlanan Alaş Orda Partisi, 1917 Ağustosu’nda Kazakistan hükûmetini kurdu. Ama, komünistler iktidara geldikten sonra tam bağımsızlık yanlısı bütün Türkçüler birer birer ortadan kaldırıldı. Bununla beraber, onların da aralarında anlaşmazlıklar doğdu. Turar Rıskulov ve Sultan Galiyev gibiler Sovyet-Rusya’ya hâlâ güvenirlerken, bir kısım Türkçüler de hürriyetin hiçbir ülkenin yardımı olmadan kazanılacağına inanıyorlardı.

Öğrenim hayatı sırasında Kazan’a giden ve buradaki Türk milliyetçileriyle de tanışma imkânı yakalayan Cumabay, Alaş Hareketi içinde de yer aldı. Türkistanlı ve İdil-Urallı aydınların yazı yazdığı pek çok gazete ile dergide şiirler kaleme alan Magcan Cumabay, 1925’e kadar Sovyet-Rus hükûmetiyle mücadelesini sürdürdü. O elbette ki, uzaktaki kardeşleri Türkiye Türklerinin İstiklâl Savaşı’nı da yakından takip ediyordu. Sovyet-Rus İmparatorluğu’ndan kalkıp, Türk Kurtuluş Savaşı’na katılamamıştı fakat, en iyi yaptığı işle, yani şiirle bu mübarek davaya destek vermek amacıyla “Alıstaki Bavrıma” (Uzaktaki Kardeşime) adlı, o müthiş ve anlamlı mısraları yazdı. Zaten çoktan beridir KGB tarafından izlenen Magcan’ın bu teşebbüsü komünist cânileri daha da kızdırdı. Bundan başka yine bütün Türk dünyasınca bilinen “Türkistan” şiiri de onun sarsılmaz ve tartışılmaz Türkçülüğünün bir dışa vurumuydu. Bu yüzden zindanlara atıldı, sürgünlere gönderildi. Ama bu yiğit Türk milliyetçisi omuzlarındaki ağır baskıya rağmen, hiçbir vakit haklı davasından geri durmadı. Dolayısıyla o ve onun gibilerin hayatı birtakım sahte kahramanlarca örnek alınmalıdır.

Daha gencecikti.
45 yaşlarındayken, Stalin şeytanının emriyle 1938’de kurşuna dizildi. Onun ölüm yılıyla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü aynı seneye denk geldi. 1935’lerden 1945’lere kadar devam eden on yıl içinde, eli kanlı Stalin alçağı Türklere yapmadığı kötülüğü bırakmadı. Ayrıca bütün milliyetçi Türk aydınlarını da ortadan kaldırarak, tarihin en acımasız diktatörlerinin başında yer aldı.

Magcan hakkındaki yazdıklarımıza, yine onun “Türkistan” şiirinden yapacağımız bir nakil ile son vermek istiyoruz.

Ruhu şad olsun.



“Türkistan eki dünya esigi goy,
Türkistan er Türk’ting besigi goy,
Tamaşa Türkistan’day yerde tugan,
Türk’ting Tengri bergen nesibi goy”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder